Kudüs, kutsal şehir hakikatler şehri…

Manisa’da gerçekleştirilen Talha Uğurluel – Kudüs
Vefatının 100. Yılında II. Abdülhamid Han’ın Davası” isimli söyleşisine Dil-i Halvet ekibi ile katılımda bulunduk.

Uğurluel, Kudüs’ün gizemini, Mescid-i Aksa’nın önemini ve eşsiz sırlarını dinleyicilere kesintisiz bir tempoyla aktardı.

Sanki şu an şehirdeymişsiniz havasını yaşatarak sınırları bir bir yaklaştırdı. Sözlerine dikkat çekici giriş ile başladı:

“Bu gece ciddi bir yüklemeyle karşı karşıyasınız. Dinler tarihi, sanat tarihi ve tarih. İnsanlara Mescid-i Aksa nedir diye sorunca bir camidir ve peygamberimiz ordan göğe yükselmiş diyorlar. Üçüncü cevap yok, neden yok? Çünkü tarihimizi bize unutturdular. Bir cami avlusundan daha fazlası vardır Aksa’da… Burada Türk’lerin ve Osmanlıların eserleri de silinmiş durumda.”

Mescid-i Aksa’nın önemine dair şu sözleri dile getirdi şimdi de:
“Allah-u Teala yeryüzünde iki mukaddes alan yaratmıştır. Biri Kâbe diğeri Mescid-i Aksadır. Buranın içinde onlarca üniversite, medrese, namazgah, ribat bulunmakta ve çeşitli medeniyetlerde izler de bulunmakta. Niçin? Çünkü miracın merkezi eğitimin merkezi. Diğer ülkelerin üniversite şehirleri var, Oxford, Manchester gibi. Bizim neden yok? Aslında vardı. Mekke, Medine, Kudüs birer üniversite şehriydi. Fakat biz müslümanlar yok olmasını sağladık. Efendimiz Mescidi eğitim merkezi olarak görüyordu, şimdi gitseniz herşey yasak.”

“Eski zamanlara sizi götürdüğümüzü düşünün. Aksa’da 40 adet namazgah bulunmaktaydı. Bunlarda örneğin sabah İmam Gazali öğlen Muhyiddin İbnü’l Arabî ders vermekte ve ilimden ilime koşmaktasınız. Ne kadar güzel değil mi?”

İlmin ve eğitimin önemine değindikten sonra, Yahudiliğin simgesi haline gelmiş ve aslında bambaşka bir anlamı olan Mührü Süleyman’ın anlamına değindi:

“Mührü süleyman nedir? Bilmeyenler Yahudi simgesi sanar, aslında müslümanlığın simgesidir. Mühürdeki sivri aşağıya bakan uç gökyüzünü yukarıya bakan uç yeryüzünü simgeliyor. Gökle yerin iç içe geçtiği şehir olan Kudüs’ü simgeliyor. Peygamberler şehridir Kudüs. İslam alimleri dahi Allah ile kurbiyet kesb etmek için burada bulunmak istemişlerdir. Miracın gerçekleştiği Peygamber Efendimizin imametliğinde 124 bin peygambere namaz kıldırdığı mihrab buradadır. Nereye dönerseniz dönün kıble her yerdir.”

Kudüsün önemli yerlerinden biri de Zekeriya Peygamber ve Hz. Meryem kıssasının geçtiği mihrabtır.
Bu mabedi anlatmaya değiniyor şimdi de:

“Karşınıza bir mihrab çıkar ve bu mihrabta Ali İmran suresi 37. Ayet yazılıdır. Hikayesi de şu şekildedir; Hz. Meryemin annesi hamiledir. Denilir ki doğan erkek çocuğu mesihtir. Fakat kız bebeği dünyaya gelince bir endişe salar herkesi. Zekeriya peygamber endişe etmeyin bu kız çocuğu ilerde mesihi doğuracaktır der. Hz. Meryem’in annesi evladını ne olursa olsun bu mabede adadığını ve buraya bırakacağını söyler. Hz. Meryem gece ibadeti gündüz orucunu hiç vazgeçmeden sürdüren küçücük bir kız çocuğudur. Hz. Zekeriya her ziyarete girdiğinde yanında bir şeyler bulur. Zekeriya; Ya Meryem bunlar neredendir diye sorduğunda, bunlar Allah katındandır Ya Zekeriya cevabını verir.”

Kudüs’teki Türk Tarihi’nin izlerinden bahsederek müslümanlar ve Türkler için önemine derin bir şekilde değindi. Önemli Türk büyükleri olan Tuğrul bey ve Alparslan’ın Anadolu’dan önce ilk hedeflerinin daima Kudüs olduğunu ve dönemin önemli konularının tarih kitapları ve ders kitaplarında yer almamasının üzerinde durdu.

Mescid-i Aksa’nın kuzey duvarında bulunan medreselerin bugün ki halinden üzüntü duyduğunu ve bu medreselerin yeniden işlev bulmasını çok istediğini gönülen diledi ve “İnşallah ömrümüz bu medreselerden yeniden ilim yayıldığını görür” dedi. Hz. Süleyman (a.s)’ın kabrinin müslümanlarca saklandığını kendisinin açığa çıkardığı için tepki aldığını dile getirerek: “Bunu zaten hristiyanlar, yahudiler herkes biliyor bir müslüman alemi bilmiyor” diye de ekledi.
“Değerlerimize sahip çıkmamız ve Türk devletlerinin o muazzam izlerini yaşatmamız ve bilmemiz gerekir.”

Eskiden söz sahibinin Türk milleti ve müslümanlar olduğunu vurgulayan Uğurluel;

“Allah’ın izniyle söz sahibi yine Müslümanlar olacaktır. Ciddi vazifelerimiz var Allah bizlere bu vazifeleri yapmayı büyüklerimiz gibi nasip etsin.” ifadeleriyle programını nihayete erdirdi.

Açıklayıcı ve tarihi net bir şekilde aktaran Talha Uğurluel Beyefendiye teşekkürlerimizi sunarız. Program sonrası ekibimizle gerçekleştirdiği hoş sohbet karelerini de sizlerle buluşturmak istedik efendim.

Aşk ile…

Dil-i Halvet
GTDGD