Aşk’ı anlatmanın bin bir halinden biri… Ahlâk ve edep olmadan mürekkebin tek başına çaresiz kaldığı… Hat sanatı…
Hoca-talebe münasebetinin en başından nihayetine kadar hürmet, muhabbet, tevâzu, vakar gibi hasletler üzerinde cereyan eden bir sanat dalı… Talebenin üstadından yararlanabilmesi için onun dünyasında erimesi gerektiğini anladığı…
Üstattan alınan sade bir sanat eğitimi değil, manevi bir terbiyedir. Hat harflerin bünyelerini öğrenme sanatı gibi görünse de, aslında Hakk’ın kelâmını en güzel şekilde yazma çerçevesinde geliştiğinden Kur’ân ahlâkı ile ahlâklanma sanatıdır. Çekirdek safhasından meyveye kadar talebenin hissettiği ilâhî tevfike mazhar olmadan; aczini ve fakrını bilmeden hattın yazılamayacağıdır. Çünkü öğrenmeyi, istidâdı ve kabileyeti veren sadece Hakk’tır.
“Hüseyin Kutlu hocamın bu konu hakkında güzel bir sözü vardır: ‘İcazet güzel yazıya değil güzel ahlâka verilir.’ Bakın güzel yazı yazabilirsiniz ama burnunuz kaf dağında ise yazıda güzelliğin yanı sıra bir iticilik de vardır. Mütevazı insanların yazısına baktığınız zaman; meselâ Şevki Efendi 1800’lü yıllarda yaşamış bir hattat. 1887 yılında bu âlemden göçmüş, günümüzden 130 yıl önce yaşamış biri, bugün yazılarına baktığımızda hala o ruhu hissedebiliyoruz. Günümüz hattatlarına bakıyorsunuz, hadi beni de o gruba dâhil edin, yazılara bakıyorsunuz bir şey yapmaya çalışıyor ama daha alt temelini oluşturamamış, birbirine motamot benzeyen, hiçbir ruhu olmayan yazılar çıkmaya başladı piyasaya, işte o tasavvuf ruhunu kaçırmamızdan kaynaklanıyor.”
Ansızın bir kalbe düşüp harflerde vuku bulunca Aşk, hatta dile geldi.
Kendi kendine cümleler dile gelir miydi?
Bir ustadan dinlemek gerekti.
Dil-i Halvet dergimizin “Horasan Erenleri ve Halvetîler Şehri Amasya 2” sayısında bizleri yalnız bırakmayan, bu sanatı gönülden sunup elden dokuyarak nakşeden harflerin bestekârı Saygıdeğer Hattat Mahmut Şahin Beyefendi’ye Can-ı gönülden teşekkürlerimizi sunarız…
GTDGD
Dil-i Halvet