Halvetiyye tarikatının çok güçlü bir nüfuz etkisinin olması geçmiş derin köklerine, kurucularının çok kuvvetli tesirlerine bağlıdır. Halvetiyye tarikatı, adını kurucusu Ebû Abdullah Sirâcüddîn Ömer el-Lahcî el-Halvetî (hyt.800/1397) den almaktadır. Bu zât Hazar Denizinin güneybatısında bulunan Geylan bölgesindeki Lâhîcân’da doğup büyümüş ve burada yetişmiştir.Tahsilini burada tamamladıktan sonra Harizm’e amcası Şeyh Ahî Muhammed b. Nûr el-Halvetî (hyt.717/1317)’ nin yanına gelerek ona intisap etmiştir. Amcası Ahî Muhammed tasavvuf yolunda halvet zikrini çok sevdiği ve ömrünün çoğunu Halvet’te geçirdiği için insanlar arasında Halveti diye anılmıştır. Silsile büyüklerinden Halvetî lakabını alan İlk zât budur. Ömer el-Halvetî amcasının vefatı üzerine onun en kâmil halîfesi olarak yerine geçmiştir (hyt. 717/1317). Olgun ve kabiliyetli olan Ömer el-Halvetî, Allah Teâlâ’ya kullukta gösterdiği büyük azim ve irâde sebebiyle yüksek makamlara ererek Halvetiyye tarikatının kurucusu ve ilk piri olmuştur. İrşâd makamına oturduktan bir müddet sonra Ömer el-Halvetî, Karakoyunlu hakimiyyeti altında bulunan Tebriz civarında Hoy kasabasına giderek irşâd faaliyetini uzun bir süre burada devam ettirmiş, daha sonra Mısır’a oradan Hicaz’a gidip haccını edâ etmiş ve Sultan Üveys’in daveti üzerine Herat’a gelmiş ve orada (hyt.750/1349) veya(hyt.800/1397) de Hakk’a yürümüştür.
Rivayet edilir ki, Ömer el-Halvetî tarîkat sulûkunu tamamlayıp kendisine halîfelik icâzesi verildiğinde, irşâd görevini kabul etmez ve dağlara çıkar. Orada bir ağaç kovuğuna yerleşir. Bu ağaç kovuğunda peşpeşe erbaîn çıkarır. Hatta kırk kere erbaini üst üste çıkararak (1600 gün) kendisine “Halveti” ismi verilir. Ömer el-Halvetî hayvânî gıdaları yemez, daima tevhid ve zikr üzere olur, tevhid zikrini yapmaya başlayınca dağlardaki kuşlar ve diğer hayvanlar ağaç kovuğundaki Ömer el-Halvetî’nin etrafını çevirip halka oluşturarak tevhid zikrini sonuna kadar dinlerlerdi.
Kıymetli sözlerinden:
“Derviş olanın dört türlü ölümü vardır. Sâlik, ölümü görüp ondan ders almazsa, dervişlik ona haramdır.”
“ Dervişin konuşmayanı ve idrâki yüksek olanı makbuldür. Zîra sükût her halden üstündür. Sonra halktan uzlet gelir. Bir nesne ki Hakk’dır, ibareye sığmaz, ondan gayri olanı söylemeye değmez”
Ömer el-Halvetî Mısır’da bulunduğu yıllarda yedi kere hacc etmiştir. Tebriz yakınında “Mîr Ali” türbesi civarında meftundur. Yerine Ahî Emre el-Halvetî (hyt.812/1409) postnişîn olmuştur.
Ömer el-Halvetî’nin Hakk’a yürümesinden sonra tarikatın silsilesi;
AHİ EMRE HALVETİ(hyt.812/1409),
HACI İZZEDDİN(hyt.828/1425),
SADREDDİN HİYAVİ (hyt.860/1455)
şeklinde devam ederek tarikatın ikinci pîri, bir bakıma gerçek kurucusu olan SEYYİD YAYHA ŞİRVANİ’ye ulaşır. Halvetîyye tarikatının kemâli bu zâtta toplanmış, İslâm âleminin çeşitli bölgelerine bu yolun feyzi onun vasıtasıyla yayılmış ve tarîkatin en büyük pîri sayılmıştır. Yahya Şirvânî , Şirvan’ın merkezi olan Şemahî’de doğmuştur. İmam Mûsa Kâzım( ra)’ın torunlarından olması hasebiyle kendisine Seyyid denilmiştir. Yahya Şirvânî küçük yaşta tahsile başlamış, bir müddet sonra Tebriz’e yerleşmiş ve burada tahsilini tamamlamıştır. Bir ara yine burada müderrislik de yapmıştır. İlmiyle, dînine bağlılığıyla ve takvâsıyla herkesin sevgi ve hürmetini kazanan Yahya Şirvânî’nin alınlarında seyyidlik ve velilik nuru parlar, yüzlerini görenler ister istemez kendilerine övgüler yağdırmak mecburiyetinde kalırlardı. Sadreddin Hayyâvî’den feyz ve tarîkat alarak hilâfet almış ve bu zâta damat olmuştur. Halîfe olduktan sonra doğduğu yere Şemahî’ye geri dönmüş, oradan da Bakü’ye geçerek ölümüne kadar burada irşâd faaliyetine devam etmiştir. Hakk’a yürüdüğü tarih (hyt.862/1472) dir. Kabri Bakü’dedir. Kırk kadar şube kurucusu yetiştiren Halvetîyye tarikatının bugünkü feyz ve tesiri, Yahya Şirvânî’nin etrafa gönderdiği halîfeleri sayesinde olmuştur. Zahirî ve şer’î ilimlerde yüksek derecede bir âlim olduğundan pek çok eseri vardır. Halvetîyye şubelerinde zikir esnasında okunan “Vird-i Settâr” onun tertib ettiği bir eseridir.
Diğer eserleri:
Risâle – i Esrâru’l – Vudû’
Rumûzu’l – İşârât
Menâzilu’l Âşıkîn
Şerh – i Meratib – i Esrâru’l – Kulûb
Şerh – i Esmâ – i Semâniyye
Şerh – i Suâlât – Gülşen – Esrar
Etvâru’l Kalb
Risâle Fi Beyâni’l – İlm
Risâle Fi – Salâti’n – Nebi
Menâkıb – i Emiru’l – Mü’minîn Ali (k.v.)
Gazaliyât Şifaü’l-Esrar Hz. Pir’in en hacimli eseri.
PİR MUHAMMED ERZİNCANİ, Halvetîligin Anadolu’daki en önemli temsilcilerinden birisidir. Daha sonra bahsedeceğimiz Halvetiyye’nin ana kollarından Cemâliyye ve Ahmediyye, silsile itibariyle Pîr Muhammed Erzincânî vasıtasıyla Yahya Şirvânî’ye ulaşır. Pîr Muhammed Erzincânî, yetiştirdiği halifelerinin bir kısmını Erzincan’da istihdam etmiş, bir kısmını da Anadolu’nun başka vilayetlerine göndermiştir. Bunlardan biri Amasya’da görevlendirilen, Çelebi Halîfe diye meşhur olan Cemâl-i Halvetî (öl. 903/904 1497/1498)’dir.
Bir diğeri, önce Antep’te sonra da Erzincan’da görevlendirilen Hacı Halîfe olarak da bilinen Cemâleddin Aksarayî (öl. ?)’dir. Önemli halifelerinden bir başkası da Kayseri’de görevlendirilmiş olan Tâceddîn İbrahim el-Halvetî (öl.860/1455)’dir. Dede Ömer Rûşenî (öl. 892/1487)’nin büyük kardeşi olduğu söylenen Alaaddin Ali Halvetî (öl. 867/1462), Yahya Şirvânî’nin halifelerindendir. Hulvî’nin kaydına göre Alaaddin Ali Halvetî, Aydın iline bağlı Güzelhisar’da ikâmet etmekte iken Karamanoğlu fitnesi ve ayaklanmasını bahane ederek buradan ayrılıp Bakü’ye gitmiş ve Yahya Şirvânî’ye intisap etmiştir. Alaaddin Ali Halvetî, tasavvufî eğitimini tamamladıktan sonra şeyhinin halifesi sıfatıyla Rumeli’yi irşadla görevlendirilmiştir. Alaaddin Ali Halvetî, Bursa’da irşad faaliyetini sürdürmekte iken, Fatih Sultan Mehmet (1451-1481) zamanında İstanbul’a gelmiştir. Burada zamanın ileri gelen devlet adamlarının ve halktan bir çok kişinin şeyhin yanında toplanması üzerine tedirgin olan Fatih Sultan Mehmet (1451-1481), Alaaddin Ali Halvetî’yi şehirden dışarıya çıkarttırmıştır. İstanbul’dan ayrılan şeyh, Karaman’a gitmiş ve irşad faaliyetlerini burada yürütmüştür. Tasavvuf tarihi kaynaklarında müstakil bir kol kurucusu olarak görülmese de Alaaddin Ali Halvetî, henüz Fatih döneminde, irşad maksadıyla İstanbul’a gelen ilk Halvetî şeyhidir.
Yahya Şirvânî’nin bir diğer halifesi ise Habîb-i Karamânî (öl.902/1497)’dir. Habîb-i Karamânî özellikle orta Anadolu’da, Ankara, Konya, Karaman, Aydın, Amasya ve İskilip gibi beldelerde tarikat faaliyetinde bulunmuştur. Cemâl Halîfe (öl.933/1526), Nakkas Baba (öl.?) ve bundan sonraki yazılarımızda kendisinden bahsedilecek olan Dâvûd-ı Halvetî (öl. 933/1526)onun halifelerindendir.