“…Bir göl idim, kıldı Erenler nazar, Deniz oldum dört yana ırmak ile. Geldi ün Yunus diye, durdum örü, Gözüm açtı kulağım vurmak ile.” Yunus Emre “Tasavvuf başlamaktır, sonuçlandırmak değildir.” diyerek An’da kalpleri uyandıran bir giriş ile söze başladı Türköz… “Tasavvuf insanın özüne yaptığı yolculuktur ve bu geldiğimiz
Kur’an-ı Kerîm’in nüzûlü üzerinden on dört asır geçmesine rağmen onun beşer ruhu üzerindeki lahuti tesiri azalmamıştır. İnsanlık âleminin çeşitli ıztırap ve buhranlar içinde kıvrandığı bu feza çağında bile milyonlarca müminin gönlüne heyecan ve saadet vermekte, hasta ruhlar onun hayat veren telkinleriyle şifaya ermekte, hüzünlü gönüller onda teselli
Allah’ın zât ve sıfatlarına insan varlığından daha büyük bir delil yoktur. Fani insanı önemli kılan şey bilgi ve emaneti taşımakta olan ruhtur. Göksu Sena Gökçeli’nin “Ruh canlılık ve nefesten var olmuştur. Ruh bedene hayat veren ‘özdür’ insanın içinde bulunan kıymeti değeridir, insanı düşündürmeye sevk edendir. Ruh gıda